Thüringen’de Aşırı Sağcı AfD’nin Yükselişi ve Seçim Etkileri
Thüringen’in Aşırı Sağcı Siyasetçisi Björn Höcke’nin Etkinliği
Termal tesisleri ile ünlü Bad Langensalza kentinde, bir otoparkta toplanan yüzlerce kişi, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin önde gelen isimlerinden Björn Höcke’yi dinlemek üzere bir araya geldi. Etkinlik, kentin sarmaşıklarla kaplı tarihi surlarının önünde bir “yaz partisi” olarak tanıtıldı. Katılımcılara bira ve sosis ikram edilirken, balonlar dağıtılıyor ve çocuklar için yüz boyama etkinlikleri düzenleniyordu. Beyaz gömlekli Höcke, kollarını iki yana açarak sahneye fırladı.
Aşırı sağcı AfD’nin Thüringen eyaletindeki başbakan adayı olan Höcke, kendine güvenle sahneye çıkarak dinleyicilere hitap etti. Partisi, Saksonya eyaletinde olduğu gibi Thüringen’de de yapılan kamuoyu yoklamalarında aylardır birinci sırada yer alıyor. AfD’nin her iki eyalette de 1 Eylül’de yapılacak seçimleri kazanma ihtimali oldukça yüksek.
Anketler: Scholz’un Partisi SPD İçin Kritik Durum
AfD’nin olası seçim zaferi, Almanya’nın Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve Başbakan Olaf Scholz için ciddi bir endişe kaynağı. Scholz, yakın zamanda Saksonya’nın başkenti Dresden’de Avrupa Birliği destekli bir çip fabrikasının temel atma törenine katıldı. Bu fabrikanın 8 bin kişiye istihdam sağlaması hedefleniyor. Ancak, bu çaba SPD’nin seçim sonuçlarında belirgin bir değişiklik yaratacak gibi görünmüyor.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 20 Ağustos’ta Saksonya’nın başkenti Dresden’de Avrupa Birliği destekli çip fabrikasının temel atma törenindeydi. Ancak, SPD’nin oy oranı doğu eyaletlerinde giderek düşmekte. Kamuoyu yoklamalarına göre, SPD’nin oy oranı hem Saksonya hem de Thüringen’de yüzde 5 ila 7 arasında değişiyor. Eğer yüzde 5’lik seçim barajını geçemezlerse, Scholz’un 2025 sonbaharında yapılacak genel seçimler öncesinde ciddi sorunlarla karşılaşması kaçınılmaz.
Dresden Üniversitesi’nden siyaset bilimci Hans Vorländer, bu seçimlerin Scholz için bir dönüm noktası olabileceğini belirtiyor. Vorländer, 2021 seçimlerinde SPD’nin Almanya’nın doğusunda önemli kazanımlar elde ettiğini hatırlatarak, “Eğer bu seçimlerde parlamentoya girmeyi başaramazlarsa, o zaman SPD içinde Scholz’un liderliği ve bir sonraki seçimlerdeki başbakanlık adaylığı ile ilgili ciddi sorular gündeme gelecektir” değerlendirmesini yapıyor.
Aşırı Sağcı AfD Seçmeni Nasıl İkna Ediyor?
Nüfusu azalan doğu eyaletleri, hoşnutsuzluk ve korku ortamında kaybolmuş gibi görünüyor. Almanya’nın birleşmesinin özellikle ekonomik etkileri hâlâ hissediliyor. AfD, bu korkuları ve kırgınlıkları beslemeyi adeta bir sanat haline getirdi. Björn Höcke, Bad Langensalza’daki konuşmasını, insanları “ülkenin çöküşünü önlemek için kendisine oy vermeye” çağırarak sonlandırdı ve “Bu seçimler, bir gelecek isteyip istemediğimizle ilgili” dedi.
Onu dinleyenler arasında oldukça ikna olmuş yüzler görmek mümkün. AfD’li siyasetçilerin zaman zaman yaptıkları ırkçı açıklamalar bu kesimi pek de rahatsız etmiyor. Hatta Almanya’nın iç istihbarat teşkilatlarının Thüringen AfD’sini partinin genelinden daha da radikal olarak sınıflandırması bile bu seçmenleri fazla tedirgin etmiyor. Bad Langensalza’daki dinleyicilerden biri, kararsız bir seçmen olduğunu belirtmesine rağmen Höcke’nin konuşması hakkında “Söylediği birkaç şey oldukça iyiydi” şeklinde yorumda bulunuyor. Neyi iyi bulduğu sorulduğunda ise “Vergileri düşürmek gibi. Gerçi bütün partiler seçimden önce bunu vaat ediyor” yanıtını veriyor.
Höcke’nin Nefreti Körükleyici Söylemleri
Thüringen’de herkes AfD’yi meşru bir seçenek olarak görmüyor. Höcke, seçim kampanyası boyunca karşı protesto gösterileriyle karşı karşıya kaldı. Neredeyse her etkinlikte, farklı solcu antifaşist gruplar tarafından protesto edildi ve yoğun ıslık sesleri nedeniyle destekçilerine sesini duyurmakta zorlandı. Hatta Höcke, Bad Langensalza’daki etkinlikten bir gün önce Jena kentindeki seçim etkinliğini iptal etmek zorunda kaldı çünkü karşı göstericiler, polisi aşarak etkinlik alanına girmeyi başardı.
Höcke, toplumda nefret ve düşmanlığı körükleyen söylemleriyle tanınan bir siyasetçi. Travestilerin ilkokullarda cinsellik eğitimi verdiğini, Almanya’da işlenen suçlardan göçmenlerin sorumlu olduğunu iddia ediyor. Ayrıca, Doğu Almanya’daki komünist diktatörlüğüyle paralellikler kurarak hükümeti giderek otoriterleşmekle suçluyor. Thüringen ve Saksonya’daki diğer partiler, özellikle de Scholz’un merkez sol koalisyonuna mensup olanlar, AfD’nin kışkırtıcı söylemleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor.
Saksonya ve Thüringen Arasındaki Farklar
Thüringen’deki son anketler AfD’yi yüzde 30 civarında gösterirken, merkez sağdaki Hristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) oy oranı yüzde 21 olarak belirlenmiş durumda. Saksonya’da ise hem AfD hem de CDU oy oranı yüzde 30 civarındadır. Doğu Almanya genellikle homojen bir bölge olarak görülse de, eyaletler arasında önemli siyasi farklılıklar mevcut.
Thüringen son on yıldır Eyalet Başbakanı Bodo Ramelow yönetimindeki Sol Parti tarafından yönetilirken, Saksonya 2017’den bu yana CDU’lu Başbakan Michael Kretschmer tarafından yönetilmektedir. CDU, kısa süre önce bazı anketlerde Saksonya’da AfD’den liderliği geri aldı. Ramelow için anketler daha karamsar bir tablo ortaya koyuyor. Partisinin oyları, 2019’daki son seçimlerden bu yana yarı yarıya düşerek yüzde 15’e gerilemiş görünüyor, hatta koalisyon ortakları SPD ve Yeşiller eyalet meclisine girmeyi başaramayabilir.
CDU’nun BSW ile Koalisyonu Mümkün mü?
CDU, muhafazakarlığı, istikrarı ve gelenekleri temsil etme iddiasında. Yeni kurulan BSW’ye ise popülist söylem yeteneği güçlü eski bir komünist liderlik ediyor. Geçen yıl Sol Parti’nin bölünmesine yol açan Sahra Wagenknecht, bu seçimlerde aday olmasa da kurduğu ittifak, Almanya’nın doğusundaki eyaletlerde popülerlik kazanmıştır. Anketlere göre BSW’nin Thüringen’deki oy oranı yüzde 20, Saksonya’da ise yüzde 10 olarak belirlenmiştir. Siyaset bilimci Vorländer, Wagenknecht hakkındaki analizini “Sahra Wagenknecht, Doğu Almanya’da kült bir figür, partiyi otokratik bir şekilde yönetiyor ve doğudaki otorite ve liderlik özleminin odak noktası” sözleriyle dile getiriyor.
CDU’lu bazı siyasetçilerin BSW ile kurulacak bir koalisyon hükümetini kabullenmesi oldukça zor olabilir. Çünkü, ABD’nin orta menzilli balistik füzelerinin Almanya’ya yerleştirilmesine karşı olduğunu ilan eden Sahra Wagenknecht’in bazı taleplerinin karşılanması zor görünüyor. Ancak Wagenknecht’in bu vaatleri, popülaritesini artırıyor. Vorländer, “Doğu Almanya’daki pek çok insanda NATO’ya karşı DDR’den (Alman Demokratik Cumhuriyeti) miras kalan bir şüphecilik, NATO karşıtlığı mevcut. Bazı Amerikan karşıtı tutumlar var ve hâlâ Batı’dan gelen her şeye karşı direnç refleksleri var” sözleriyle bunun nedenlerini açıklıyor. Hem BSW hem de AfD, bu tutum ve refleksleri oldukça etkili bir şekilde kullanarak, seçimlerde Ukrayna savaşının doğu Almanlar üzerindeki korkularını başarıyla manevra yapıyorlar.
Seçim Sonuçlarının Alman Siyasetine Etkisi
BSW, aşırı sağcı AfD’ye mesafe koymuş ve herhangi bir işbirliğini reddetmiş olsa da, iki partinin ortak yönleri, onları birbirinden ayıranlardan daha fazladır. Tüm bunlar, Scholz’un SPD’sini köşeye sıkıştırmaktadır. Ayrıca Almanya’nın doğusundaki bir başka eyalet olan Brandenburg’da da üç hafta sonra seçimler yapılacak. Burada da AfD anketlerde önde gidiyor, SPD ve CDU ise ikincilik için yarışıyor. SPD’nin koalisyon ortağı Yeşiller partisi, seçimlerin yapılacağı her üç eyalette de koalisyon hükümetlerinde yer almaktadır. Seçimlerden sonra bu konumunu kaybetmesi bekleniyor. Hükümetin diğer ortağı liberal Hür Demokrat Parti (FDP) ise doğudaki siyasi haritadan tamamen silinme riskiyle karşı karşıya. Tüm bu gelişmeler, Scholz’un zaten çatırdayan koalisyon hükümetini daha da zor bir duruma sokabilir.
Bu klasörde hiç resim bulunamadı.